5 Mart 2023
Hiyerarşik toplumlarda, yani imtiyazlar üzerine kurulu olanlarda bilgiye ve habere ulaşım da imtiyaz sahibi olmayı gerektirir. Bilgi ne denli müstesna, karar vericilerin kararları için ne denli önemliyse, o bilgiye ulaşmanın fiyatı da o denli yüksek olur. Nihâyetinde kapitalist toplumlarda bilgi ve haber birer meta olduklarından toplum çoğunluğunun bilgiye ulaşımı kısıtlıdır. Genellikle bilgi değerini kaybettikten sonra ve toplumsal rıza üretimi için gerekli olduğunda toplum çoğunluğuna ulaştırılır.
Durum böyle olunca toplum çoğunluğunun yaygın burjuva medyası ve devlet kanallarından kendisine anlatılanı, filtrelenmiş, propagandif ve manipüle edici söylemi “tek doğru” haber olarak görmekten başka şansı pek kalmaz. Egemenlerin görüşünden başka bir şey olmayan egemen görüş yaygın “kamuoyu görüşü” hâline gelir. İmtiyazlı olmayanların, yani ezilen ve sömürülen sınıfların böyle oluşturulan bir “kamuoyu görüşünü” sahiplenmeleri de rıza üretiminin önünü açar. Maalesef ezilen ve sömürülenler adına siyaset yapanlar da – ki özellikle Almanya’daki toplumsal ve siyasal sol için bunu iddia edebiliriz – egemen görüşü sorgulamaktan çoğunlukla imtina etmektedirler.
Egemen sınıflara ve siyasi temsilcilerine gelince: Bunların kendilerini gündelik gazeteler üzerinden bilgilendirmedikleri herkesin malumu. Hükümetlerce finanse edilen araştırma enstitüleri, coğrafi bölgelere göre oluşturulmuş siyaset geliştirme kurumları, üniversiteler, bilim kurulları, gizli servisler ve niceleri karar vericilere çıplak bilgileri ve olası sonuçlarını aktarırlar. Bu bilgi alışverişinin ve bunlar üzerine egemenler arasında yürütülen tartışmaları ise kısmen burjuva basınında okumak olanaklıdır.
Alman sermayesinin medyadaki amiral gemisi sayılan ve tanesi 4,50 Euro’dan satılan FAZ gazetesi işte böylesi bir medya aracıdır. Ortalama ücretleri dünya çapındakinden yüksek olan Alman işçileri için dahi hayli pahalı olan 36 sayfalık bu gazetenin politika sayfaları genellikle propaganda söylemi ile doluyken, iktisat sayfaları hem propagandadan arındırılmış bilgileri hem de farklı sermaye fraksiyonları arasındaki tartışma ve değerlendirmeleri içermektedir. O açıdan FAZ gazetesinin muhalif kesimler açısından da pahalı, ama önemli bir bilgi kaynağı olduğu söylenebilir.
Örneğin gazetenin politika bölümünde Rusya ve Çin’in Batının yaptırımları nedeniyle zora düştüklerinden bahsedilir ve hükümetlerden bu iki ülke ile her türlü bağlantının kesilmesi talep edilirken, iktisat sayfalarında daha gerçekçi bir tavır sergileniyor. İktisat yorumcuları yaptırımların Avrupa’daki NATO ülkelerinin iktisadi istikrarını tehdit ettiğini tespit ediyorlar. Politika yorumcularının aksine iktisat yorumcuları doğal gaz fiyatlarının son on yılın ortalamasının altı katına çıkmasının (Şubat 2022’ 80 Euro olan MWh başı fiyat, yaz aylarında 340 Euro’ya çıkmıştı), üretim avantajını Rus doğalgazından sağlayan ihracat devi Almanya açısından son derece olumsuz etkilere yol açtığını teslim ediyorlar. Enerji fiyatlarının enflasyon oranlarını artırması ve satın alma gücünü düşürmesinin neden olduğu toplumsal huzursuzluk da işin cabası olarak görülüyor.
Aynı şekilde iktisat sayfalarında farklı sermaye fraksiyonlarının Batının dünya çapındaki etkinliğinin azalmasından ve Batı karşıtı yeni blokların oluşmasından duydukları endişeleri de okumak mümkün. Gene politika sayfalarında Alman toplumunda yaygınlaşan nükleer savaş korkusu küçümsenirken, iktisat yorumcuları bu toplumsal atmosferin yurtiçi tüketimini tökezleteceğinden ve stagflasyon riskini artıracağından bahsediyorlar. Sonuç itibariyle ABD emperyalizminin çıkarına olan yaptırım politikalarının uzun vadede “uluslararası iş bölümünün temelinin altını oyduğunu” ve böylelikle Avrupa’nın kendi kendine zarar vermesine yol açtığını bizzat sermaye temsilcileri ifade ediyorlar.
Görüldüğü kadarıyla savaş ve yaptırım politikalarının durdurulması için artmakta olan toplumsal baskının yanı sıra, iktisadi baskılar da artmakta. Clinton’un 20 yıl önce dediği gibi: “It’s the economy, stupid!”. Scholz’un Biden ile yapacağı görüşmenin ve sonuçlarının arka planını böyle okumak gerekiyor.