F-35 savaş uçağının türbülansları
Bu köşe yazısı 10 Ekim 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.
Türkiye’deki medyada ABD ve Türkiye hükümetleri arasındaki gerilim çerçevesinde konu olan F-35 savaş uçakları görüldüğü kadarıyla diğer NATO ülkelerinde de baş ağrılarına neden olmaya başladı. Militaristlerin şehvetle »dünyanın en gelişmiş ve en iyi savaş uçağı« diye söylemde göklere çıkarttıkları F-35 savaş uçakları, asli görevlerini yerine getirmekte, yani göklerde kalmakta zorlanıyorlar. Avrupa’daki burjuva basını radarlarda görünmeyen ve gerek hava, gerekse de deniz kuvvetlerinin kullanımı için geliştirilen F-35 savaş uçaklarını »milyarları yutan mezarlar« olarak nitelendirmeye başladı bile.
Lockheed Martin silah tekeli tarafından inşa edilen savaş uçağı bugüne kadar (17 yıl içerisinde) ABD’li vergi mükelleflerinin toplam 1,3 milyar Dolarını yutmuş durumda. Böylelikle F-35 dünyanın en pahalı silahlanma projesi olarak rekorları kırıyor. Sadece ABD’nde 194 bin personel çalıştıran Lockheed Martin silah tekeline on yıllarca üretim garantisi veren projeye, yapılan test uçuşlarında ortaya çıkan ciddi sorunlar nedeniyle şimdiden gölge düştü. Bir kaç hafta önce Güney Carolina eyaletinde test uçuşu yapan bir F-35 düşmüş, ancak neden düştüğü kamuoyuna açıklanmadığı için basında tartışmalar hararetlenmişti. Almanya’daki burjuva basınında, NATO genel merkezinden gelen duyumlara dayandırılan haberlerde, »bilhassa Avrupa’daki ordu karargâhlarında teslimat gecikmeleri ve pahalıya mal olacak tamiratlar nedeniyle kaygıların arttığı« belirtiliyor.
Şu ana kadar 320 adet F-35 savaş uçağı satılmış durumda. Britanya 135 adet, İtalya 90, Hollanda 72, Norveç 52 ve Danimarka 27 adet F-35 savaş uçağı sipariş verirlerken, Türkiye’ye de 100 adet satılmış. Ancak Ankara ve Washington arasındaki siyasî gerilim teslimatın gecikmesine neden oluyor. Sadece bu da değil: Lockheed Martin silah tekeli toplam 12 milyar Dolar tutarındaki F-35 savaş uçağı satışını gerçekleştirebilmek için, TSK’ne F-35 savaş uçaklarının bazı parçalarının Türkiye’de üretileceği güvencesini vermişti. Bu güvence Türkiye’deki askerî-sınaî kompleks açısından büyük önem taşıyordu. Ancak Ankara’nın Rusya Federasyonu’ndan S-400 Hava Savunma Sistemlerini alma kararı, 2019 sonuna kadar gerçekleştirilmesi beklenen 100 F-35 teslimatını ve Türkiye’de planlanan parça üretimini zora soktu.
F-35 savaş uçağının bu türbülansları özellikle Berlin ve Paris’te dikkatle izleniyor. Alman ve Fransız emperyalistleri de orduları için yeni savaş uçakları geliştirmek ve inşa etmek istiyorlar. Bugün kullanımda olan Tornado jetleri ile Eurofighter savaş uçakları, Merkel’in deyimiyle »Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı yeni meydan okumalar için yeterli olamıyorlar« artık. Bu nedenle Berlin ve Paris, Avrupa’da üretilecek ortak savaş uçağı projesinin yanı sıra, F-35 jetlerini de almayı tartışıyorlardı. Her iki başkentten gelen açıklamalar, bu planların şimdilik rafa kaldırıldığına işaret ediyor. Silahlanma ve militaristleşme konusunda »PESCO – Sürdürülebilir Stratejik Ortaklık Antlaşması« çerçevesinde tüm AB üyesi ülkelerin silahlanma giderlerini artırmalarını ve sadece Avrupalı silah tekellerinden silah satın almalarını dayatan Almanya ve Fransa için, F-35 savaş uçağının türbülansları iyi bir fırsat hâline geldi. ABD’nden »bağımsızlaşmak« isteyen Avrupalı emperyalist güçler bu fırsatı diğer AB ülkelerine PESCO antlaşmasını imzalatmak için kullanacaklar.
O açıdan bakıldığında 12 milyar Dolarlık F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye teslim edilmemesi, belki de uzun vadede hayırlı bir iş olacak. Ne de olsa bu paralar halkın cebinden çıkacak. Ve kim havada kalmakta zorluk çeken ve en ufak teknik arızada düşen bir uçağa bu kadar para vermek ister ki?