Devrim umudu yitirilse eğer…

Devrim umudu yitirilse eğer…

Avrupalı komünistlerin Suriye değerlendirmeleri üzerine

Suriye’deki gelişmeler Avrupa, ama bilhassa Almanya barış hareketi içerisinde ciddî tartışmalara, kimi noktalarda ayrışmalara neden oluyor. Avrupa’daki Komünist Partileri, toplumsal ağırlıklarına ters orantılı biçimde barış hareketi içerisinde hiç de küçümsenemeyecek bir etkiye sahipler. Komünistler açısından son derece önemli olan bu mevzi, doğal olarak Komünist Partilerindeki sorunlu Suriye analizlerinden ve bunlarla bağlantılı olan yanılgılarından olumsuz etkilenmektedir. Tartışmaların odak noktasını sadece Suriye ve dolayısıyla tüm Ortadoğu’ya yönelik olan emperyalist stratejiler değil, Suriye’deki rejimin niteliği, Rusya Federasyonu’nun rolü ve en önemlisi YPG/YPJ’nin Demokratik Suriye Güçleri (SDF) çatısı altında ABD ordusu ile girdiği taktiksel-askerî işbirliğine yönelik eleştiriler oluşturuyor. Tartışmada belirleyici söylem, »Rojavalı Kürtler ABD emperyalizminin taşeronluğunu yapıyorlar« suçlamasıdır. Bu söylem Türkiye’deki okurun yabancı olmadığı ve Kemalizmin etkisi altındaki sol ve sağ oportünizmin dile getirdiği ulusalcı söylemden farklı değil. Görüldüğü kadarıyla Avrupalı komünistler arasında da Arap ulusalcılığından mustarip Irak ve Suriye komünistlerinin ulus devlet pozisyonları etkin olmaktadır. „Devrim umudu yitirilse eğer…“ weiterlesen

Merkel’in timsah gözyaşları ve yasaklar…

Merkel’in timsah gözyaşları ve yasaklar…

Bu köşe yazısı 24 Mart 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Kalın çizgilerle altını çizerek defalarca belirtmiştik: Alman tekelci burjuvazisi dünyanın en deneyimli, en rafine ve en saldırgan egemen sınıfıdır diye. Sağ olsun Şansölye Merkel söylediklerimizi bir kez daha teyit etti. Yeniden »Büyük Koalisyon« kurulmasının ardından Federal Parlamento’da yaptığı ilk hükümet açıklamasında Rusya’yı Doğu Guta bağlamında »en sert biçimde« eleştirdikten sonra, »Türkiye’nin güvenlik menfaatlerine rağmen Afrin’de olanlar (…) kabul edilemez. Bunu da en sert şekilde kınıyoruz« diyerek, »timsah gözyaşları« deyimine yeni bir alaycılık derecesi kattı. „Merkel’in timsah gözyaşları ve yasaklar…“ weiterlesen

Afrin ve Avrupa barış hareketi

Afrin ve Avrupa barış hareketi

Bu köşe yazısı 10 Mart 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Avrupa barış hareketinde kafalar hayli karışık. Mesele tabii ki Suriye ve AKP-Saray-Rejiminin Afrin’e yönelik işgal harekâtı. Barış hareketinin önemli bir kesimi elbette işgale ve Afrin’de işlenen savaş suçlarına karşı gerçekleştirilen eylemleri destekliyor ve katılıma çağırıyor. Ancak aynı zamanda da barış hareketini oluşturan kurumlar arasında hararetli tartışmalar yürütülüyor. Özellikle Almanya’da Mart sonunda yapılacak olan Paskalya Yürüyüşleri için hazırlanan bildiriler, kimi barış girişiminin itirazına maruz kalıyor ve ayrışmalar yaşanıyor. „Afrin ve Avrupa barış hareketi“ weiterlesen

»Yamyamlar dünyası«

»Yamyamlar dünyası«

Bu köşe yazısı 3 Mart 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Türkiye’nin Afrin’e yönelik saldırı ve işgal harekâtı pek çok açıdan öğretici oluyor. Gizli-açık Kürt düşmanlığını, demokrat dahi olamayan güya »solcuların« tutarsızlıklarını gün yüzüne çıkartıyor, sapla samanı ayrıştırıyor. Aynı zamanda hem emperyalist-kapitalist dünya düzeninin egemenleri arasındaki çelişkileri belirginleştiriyor, hem de 20. Yüzyıl’ın iki dünya savaşından sonra 21. Yüzyıl’ın nasıl bir savaşlar çağı olabileceğine işaret ediyor. Hiç kuşku yok ki, oluşmakta olan çok kutuplu dünya şimdiye kadar olduğundan çok daha kanlı ve tüm yerküreyi kapsayacak savaşlara gebe. „»Yamyamlar dünyası«“ weiterlesen

Manipülasyon mekanizması: burjuva basını

Manipülasyon mekanizması: burjuva basını

Bu köşe yazısı 24 Şubat 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Sözlüklerde manipülasyon »insanların fikirlerini, algılarını ve davranışlarını onlara belli etmeden, aldatma yoluyla ve çeşitli taktikler-teknikler kullanarak değiştirmeyi amaçlayan sosyal bir etki« olarak tanımlanır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan manipülasyon tekniğinin »bilgi manipülasyonu« olduğunu söyleyebiliriz, ki bilhassa Avrupa’daki burjuva medyası etkin manipülasyon mekanizması olarak bu tekniği en rafine biçimde kullanmaktadır. Bunu »nitelikli gazeteciliğin« tartışmasız en iyi örnekleri olduğu iddia edilen Alman kamu medyası örneğinde açıklamaya çalışalım. „Manipülasyon mekanizması: burjuva basını“ weiterlesen

Daha kötüsüne hazırlıklı olmak…

Daha kötüsüne hazırlıklı olmak…

Bu köşe yazısı 17 Şubat 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gaetelerinde yayımlanmıştır.

Bugüne kadarki toplumların tarihi sınıf mücadeleleri tarihi olduğu kadar, ırkçılığın da tarihidir. Çünkü ırkçılık bir iktidar ve güç ilişkisidir, egemen iktidar ve mülkiyet ilişkileri üzerine kuruludur. Bilhassa günümüzün burjuva toplumlarındaki çelişkilerin sistem karşıtı dirence yol açmalarını engelleyen belki de en önemli egemenlik aracıdır. Yarattığı »biz ve ötekiler« konstrüksiyonu ve »biz kolektifine« tanıdığı sosyal imtiyazlarla kapitalist sömürünün en sağlam harcını oluşturmaktadır ırkçılık. „Daha kötüsüne hazırlıklı olmak…“ weiterlesen

Afrin’de vurulmak istenen…

Afrin’de vurulmak istenen…

Bu köşe yazısı 3 Şubat 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

AKP-Saray-Rejiminin Afrin’e yönelik uluslararası hukuka aykırı işgal harekâtının nedenleri üzerine yazmaya gerek yok. Harekâtın hedeflerini hem Rojava devriminin kazanımlarını yok etmek, hem sömürge olarak görülen Kürdistan üzerindeki kontrolü kaybetmemek, hem de artık ayyuka çıkan açık faşist diktatörlük inşasına ivme kazandırmak olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Ancak rejimin »vatan cephesini« hizaya getirmekte hayli başarılı olduğunu tespit edebiliriz. „Afrin’de vurulmak istenen…“ weiterlesen

Über Afrin zum Faschismus*

Über Afrin zum Faschismus*

Was Erdoğan mit seinem Angriffskrieg bezweckt

Unter dem zynischen Namen »Operation Olivenzweig« hat die Türkei einen völkerrechtswidrigen Angriffskrieg begonnen. Seit dem 20. Januar 2018 steht der nordsyrische Kanton Afrin, nachweislich eines der wenigen befriedeten Gebiete Syriens, unter massiven Beschuss der zweitgrößten NATO-Armee. Berichte über Ankaras Kriegsführung belegen die Tatsache, dass der türkische Angriffskrieg längst zu einem Vernichtungskrieg ausgeartet ist: Türkische Artillerie und F16-Kampfjets bombardieren nicht nur zivile Wohngebiete und vermeintliche Stellungen der Volks- und Frauenverteidigungseinheiten (YPG/YPJ), sondern auch die Infrastruktur und historische Kulturgüter. Die Angriffe forderten bisher zahlreiche zivile Opfer, darunter viele Frauen und Kinder. „Über Afrin zum Faschismus*“ weiterlesen

İhanet emperyalizmin karakteridir

İhanet emperyalizmin karakteridir

Bu köşe yazısı 27 Ocak 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

AKP-Saray-Rejiminin Afrin’e yönelik, ama asıl hedefi açık faşist diktatörlük inşasına ivme kazandırmak olan işgal harekâtı, görünürde uluslararası camianın »tepkisini« çekiyor. Burjuva basınına bakarsak, ABD’sinden F. Almanya’sına, Fransa’sından Rusya’sına dek bütün ülkeler kaygılı! »İki tarafa da itidal« çağrısı yapıyorlar. BM Şartına bu denli aykırı saldırgan bir girişim ancak böyle basitleştirilebilir doğrusu. Tarihi, aynı zamanda ihanetler tarihi olan Kürdistan bir kez daha uluslararası bir ihanete kurban edilmek isteniyor – asıl olan budur. „İhanet emperyalizmin karakteridir“ weiterlesen

Solcu halk hareketi mi?

Solcu halk hareketi mi?

Bu köşe yazısı 20 Ocak 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Almanya reformist solunda derin ayrışma çizgileri giderek daha da belirginleşiyor. Sol Parti’nin tanınmış isimlerinden, Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Sarah Wagenknecht ve eşi Oskar Lafontaine yaptıkları »birleşik sol hareket« önerisiyle Sol Parti içinde hararetli tartışmalara yol açtılar. Wagenknecht ve Lafontaine, »Sol Parti gibi kitle partilerinin yetersiz kaldıkları« gerekçesiyle, Almanya’da da, aynı Fransa’daki »La France Insoumise« ve İspanya’daki »Podemos« gibi, içinde Sol Partili, SPD’li ve Yeşil »solcuların« yer alacağı »solcu halk hareketinin« oluşturulması gerektiğini savunuyorlar. Kişiselleştirilen burjuva politikalarının »başarıları« göz önünde tutulunca, anlaşılır bir öneri. „Solcu halk hareketi mi?“ weiterlesen

İllüzyonlar ve toplumsal gerçekler

İllüzyonlar ve toplumsal gerçekler

Bu köşe yazısı 13 Ocak 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Almanya’da hükümet görüşmeleri henüz sadece sondaj aşamasındayken, Sol Parti Eşbaşkanı Bernd Riexinger SPD’ye »Büyük Koalisyon oluşturulamazsa, SPD bizimle hükümet kurabilir« çağrısını yaptı. Tek koşulu, »SPD’nin inandırıcı biçimde tekrar sosyal demokrat pozisyonları savunması«. Riexinger’in bu çıkışını Oskar Lafontaine’in »içinde SPD’li, Yeşil ve Sol Partililerin olacağı bir sol kitle hareketi oluşturulmalı« fikrini ortaya attığı günlerde yapması, Almanya reformist solunun tarihindeki yeni bir ayrışma ile karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Ama değinmek istediğimiz konu bu değil. „İllüzyonlar ve toplumsal gerçekler“ weiterlesen

Kapitalist Birlik Partisi!

Kapitalist Birlik Partisi!

Bu köşe yazısı 6 Ocak 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Yeni yıl egemenler açısından hiç de iyi başlamadı. Emperyalist-kapitalist dünya düzeninin, özellikle 2007 küresel krizinden bu yana daha çok battığı çoklu kriz ortamı, kapitalizmin merkez ülkelerinde dahi burjuva demokrasilerinin ancak içi daha çok boşaltılarak sürdürülmesine izin veriyor. Egemen sınıflar, tılsımını kaybeden neoliberalizme karşı yükselen toplumsal direnç mekanizmalarını ancak sosyal şovenliğe kanalize ederek zararsız hâle getirebiliyorlar. Emperyalist ülkelerdeki tekelci burjuvazi, ABD’nde olduğu gibi, kâh bizzat siyaset sahnesine inerek, kâh ırkçı ve sosyal şoven hareketlerin sokaktan uyguladıkları baskıyı kullanarak burjuva demokrasilerini »demokratörlüklere« dönüştürüyor. „Kapitalist Birlik Partisi!“ weiterlesen

Diktatöre gülmek

Diktatöre gülmek

Bu köşe yazısı 30 Aralık 2017 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Muktedirlerin en büyük korkusu halkın onlarla alay etmesidir. Zaten tek adamlıklarıyla, etraflarında topladıkları yalakalarıyla, abartılı konuşmalarıyla ve kendilerini dev aynasında görmeleriyle yeterince gülünçtürler. Halk ağlarken vergileri yükselten, kahkahalarla gülmeye başladığında ise korkudan vergileri azaltan padişahın hikâyesini bilmeyen yoktur. Diktatörle alay geçmek de bir eylemdir. Yılın son gününde bazılarını anımsatalım. „Diktatöre gülmek“ weiterlesen

İntifada üzerine bir kez daha

İntifada üzerine bir kez daha

Bu köşe yazısı 23 Aralık 2017 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Geçen haftaki yazımıza gelen bazı tepkiler konuyu bir kez daha ele almamızı gerekli kıldı. Şüphesiz bir köşe yazısının kapsamı, yazıda yapılan tespitleri yeterince açıklamaya olanak tanımaması nedeniyle yanlış anlaşılmalara ve itirazlara kapı açabilir. O nedenle altını kalın çizgiyle çizerek vurgulayalım: Haklı protestoları, Filistin halkının meşru mücadelelerini, ayaklanmaları ve bilhassa Vietnam örneğini »küçümsememiz« söz konusu olamaz. Yapmaya çalıştığımız, somut bir çağrının eleştirisi ve esası ön plana çıkarmaktı. „İntifada üzerine bir kez daha“ weiterlesen

İntifada: kimin için?

İntifada: kimin için?

Bu köşe yazısı 16 Aralık 2017 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Trump’ın provokasyonu hedefine ulaşmış görünüyor. Sembolik olmaktan öteye reel hiç bir etkisi olmayan açıklaması dünya gündemini meşgul ediyor, kendileri de sembolik açıklamalar yapan bölge egemenlerinin eline yeni manipülasyon araçları veriyor ve esas olan yerine tali olanı tartıştırıyor. İlginçtir, İslamist kesimlerin yanı sıra kimi sosyalist, liberal ve ulusalcı kesimler aynı pozisyonlarda buluşuyorlar. Kafalar karışık olduğundan, somut durumu açıklayabilmek için komünist bakış açısına ihtiyaç var. Meseleyi gerici Hamas tarafından yapılan İntifada çağrısı temelinde ele alalım. „İntifada: kimin için?“ weiterlesen

Trump’ın seçim zaferinden bir yıl sonra ABD

Trump’ın seçim zaferinden bir yıl sonra ABD

Bu makale Politika Gazetesi’nin 47. Sayısında yayımlanmıştır.

2016 Kasım’ında Donald Trump’ın ABD başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından belirginleşen »korumacılık politikası«, hem emperyalist-kapitalist dünya düzeninin oyun kurallarında değişiklikler yapılacağına işaret ettiğinden, hem de ABD emperyalizmi ile başta F. Alman emperyalizmi olmak üzere, diğer emperyalist güçler arasındaki çelişkileri derinleştireceğinden, Avrupa’daki sermaye fraksiyonlarının kaygılarını artırmıştı. Trump’ın »pata-küte« yönetim stiline, ırkçı ve cinsiyetçi yaklaşımlarına karşı Avrupalı hükümet temsilcileri ve burjuva medyası tarafından dile getirilen sert tepkiler, aslında bu kaygılara tercüman oluyordu. Gazetemizde yayımlanan »2017: ›Demokratörlük‹ döneminin başlangıcı mı?« başlıklı makalemize bu çelişkilere ve olası sonuçlarına dikkat çekmiş, »tekelci burjuvazinin belirli bir fraksiyonu siyasi elitleri ve devlet bürokrasisini ›hizmetçi‹ statüsüne indirgeyerek, iktidarı ilk kez kendi eline alıyor« tespitini yapmıştık. Şimdi, aradan geçen bir yıl sonrasında, geriye bakıp, bir bilanço çıkartarak tespitlerimizi gözden geçirme sırası geldi. „Trump’ın seçim zaferinden bir yıl sonra ABD“ weiterlesen

Egemenlerin sahte Kudüs sevdası

Egemenlerin sahte Kudüs sevdası

Bu köşe yazısı 9 Aralık 2017 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Trump’ın »Jerusalem üç bin yıldır Yahudilerin ve yetmiş yıldır da İsrail’in başkentidir« açıklamasından sonra, gerek emperyalist güçler, gerekse de bölge güçleri arasındaki tartışmalar alevlendi. Arapçada »Al Quds«, İbranicede »Yeruşalayim« olarak adlandırılan Kudüs uluslararası camiayı uzun zamandır ilgilendiriyor. İsrail Doğu Kudüs’ü 1967’de Ürdün’den aldıktan sonra, Temmuz 1980’de »Jerusalem Yasasıyla« bir »bütün olarak İsrail başkenti« olarak ilân etti, ancak BM Güvenlik Konseyi aynı yıl, ABD’nin çekimser kaldığı bir kararı alarak, tüm üyelerini »elçilikleri Kudüs’ten çekmeye« çağırarak, uluslararası hukukun zedelenmesine karşı çıkmasını istemişti. „Egemenlerin sahte Kudüs sevdası“ weiterlesen

Kore Yarımadası ve emperyalizm

Kore Yarımadası ve emperyalizm

Bu köşe yazısı 2 Aralık 2017 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi Gazetelerinden yayımlanmıştır.

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti KDHC’nin bu hafta gerçekleştirdiği başarılı kıtalararası roket denemesi emperyalist güçleri küplere bindirdi. KDHC »Hwasong-15« roketiyle ABD’nin her noktasına nükleer başlıklı roketlerle ulaşabileceğini kanıtlamış oldu. Burjuva medyası da, sanki barış çok umurlarındaymış gibi, »Kuzey Kore diktatörü barışı tehlikeye atıyor« başlıklarıyla, gelişmeye yalan bombardımanıyla yanıt vermeye başladı. Sahiden gerçek resim böyle mi? Gelin bunu bir irdeleyelim. „Kore Yarımadası ve emperyalizm“ weiterlesen

Alman burjuvazisinin yönetim krizi

Alman burjuvazisinin yönetim krizi

Bu köşe yazısı 25 Kasım 2017 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Federal Parlamento seçimlerinden bu yana geçen iki aylık süreç içerisinde hâlâ bir hükümetin kurulamamış olması, Avrupa’yı kapsayan çoklu kriz ortamının Almanya’daki yönetim kriziyle zenginleştiğini gösteriyor. Aslına bakılırsa bu yılın eyalet ve Federal Parlamento seçimleri Alman tekelci burjuvazisinin ciddî bir yönetim kriziyle karşı karşıya kalacağına işaret etmekteydi. Şaşırtıcı bir gelişme değil nitekim. Ancak buradan Avrupa’nın merkezî gücü olan Alman emperyalizminin istikrarsızlık dönemine gireceği sonucu çıkartılmamalı. Aksine, toplumsal rızanın yaratılmasının kolaylaşması daha olası. „Alman burjuvazisinin yönetim krizi“ weiterlesen