Karanlıklar çağının kapıları açıldı

Karanlıklar çağının kapıları açıldı

Süreklilik kazanan belirsizlikler-güvencesizlikler dönemi ve içerdiği çelişkiler üzerine

İnsanlık tarihi defalarca kez savaşlar, felaketler, salgınlar veya soykırımlar nedeniyle sonrasında »Karanlık Yıllar« veya Hıristiyanlık tarihindeki »Saeculum obscurum – Karanlık Yüzyıl« gibi tanımlamalarla adlandırılan ve medeniyet seviyesinin düştüğü, toplumsal ilerlemenin durduğu, kültürel gelişmenin gerilediği süreçlere tanık oldu. Karanlık yıllarda facialar ve yıkımlar yaşandı, on milyonlarca insan yaşamını yitirdi. Ancak bu süreçler kimi coğrafyalar için hayli karanlık geçerlerken, başka coğrafyalar için aydınlık dönemler anlamına da geldi – aynı Orta Çağ Avrupası ve o dönemin İslam dünyasında olduğu gibi. Ve her defasında karanlık yıllar tanımı, aşıldığı düşünülen geçmiş yıllar için, kendi dönemlerini yüceltmek isteyenler tarafından kullanıldı.

„Karanlıklar çağının kapıları açıldı“ weiterlesen

Biden, Trump ve mali sermaye

Biden, Trump ve mali sermaye

29 Kasım 2020

Trump’ın 2016’da ABD Başkanı seçilmesinin ardından kaleme aldığımız bir analizde, Trump ile birlikte »tekelci burjuvazinin bizzat sahaya inerek yönetimi eline aldığı« tespitini yapmıştık. Aradan geçen dört yıl bu tespitimizin, sermaye fraksiyonlarının desteğini alarak devlet bürokrasisini »hizmetçi« statüsüne indirgeyen ve ülkeyi şirket gibi idare eden Trump yönetimince teyit edildiğini kanıtlıyor. Ancak şimdi, çözümsüzlük ve belirsizlik ortamının sonucu olarak, sermaye fraksiyonları arasında Trump konusundaki ayrışmalar görünür oldu. Trump’ın fraksiyonlar arasındaki birleştirici etkisi kayboldu.

„Biden, Trump ve mali sermaye“ weiterlesen

»Bozkurt Yasağının« arka planı

»Bozkurt Yasağının« arka planı

22 Kasım 2020

F. Parlamento beklenildiği gibi büyük bir çoğunluk sağlayarak, »Bozkurtlar« olarak tanımlanan Türk faşistlerinin Almanya’daki derneklerinin yasaklanmasının gözden geçirilmesini de içeren bir dizi talebi kabul etti. Sosyal medyada ve gazetelerin internet sayfalarında »Almanya Ülkücü hareketi yasaklıyor« türünden haberler hemen yayıldı. İşin aslı yasaklamaların kabul edilmesi değil tabii. Federal Hükümet, daha doğrusu İç İşleri Bakanlığı dernek ve sembol yasaklarını gözden geçirmek ve bir dizi »engelleyici« adım atmak üzere görevlendirilmiş oldu. Böylelikle süresi siyasî konjonktürce belirlenecek olan resmi süreç başlatıldı.

„»Bozkurt Yasağının« arka planı“ weiterlesen

»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?

»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?

15 Kasım 2020

Fransa’dan sonra Almanya’da da Türk faşistlerine yönelik yasak tartışmaları hararetlendi. Tartışmaların odağında »Bozkurtlar« veya »Ülkücüler« olarak anılan MHP taraftarları duruyor. On yıllardır Türk faşistlerinin derneklerinin yasaklanmasını talep edenler de bu tartışmaları sosyal medyada paylaşıyorlar. Görünüşte iyi bir şey, değil mi? Detaylar olmasa öyle. Çünkü sorun yasaklanma tartışmasının çok ötesinde.

„»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?“ weiterlesen

Yeni normal: Belirsizlik

Yeni normal: Belirsizlik

8 Kasım 2020

Okuduğunuz satırlar kaleme alınırken henüz ABD Başkanlık Seçimlerinin (resmi) galibi belli olmamıştı. Eğer Trump kendini mahkemeler üzerinden galip ilân ettirme stratejisini sürdürürse, kesin sonuçları öğrenmek için muhtemelen 20 Ocak 2021’i beklememiz gerekecek. Ancak sonuçların daha önce kesinleşmesi ve Trump’tan avantajlı görünen Biden’in kazanması durumunda dahi süreklilik kazanan belirsizlik ortamı değişmeyecek. Çünkü belirsizlik günümüz emperyalist-kapitalist dünya düzeninin »yeni normali« oldu artık.

„Yeni normal: Belirsizlik“ weiterlesen

Kopuş dinamiği hızlanacak mı?

Kopuş dinamiği hızlanacak mı?

1 Kasım 2020

Avrupa, iki gün sonra sonuçlanacak olan ABD Başkanlık Seçimlerine kilitlenmiş durumda. Gerçi yaygın medya manşetlerine daha çok Pandemi verilerini taşıyor, ama gerek hükümetlere yakın araştırma kurumlarında gerekse de burjuva medyasının ekonomi ve siyaset sayfalarında seçimlerin olası sonuçları ve Avrupa’ya etkileri tartışılıyor. Burada öne çıkan konulardan birisi, belki de en önemlisi, ABD’nin Çin Halk Cumhuriyeti’ne (ÇHC) yönelik politikasının seçimlerden sonra nasıl şekilleneceğidir. ÇHC’nde gerçekleştirdikleri devasa yatırımları hakkında ciddi kaygılar taşıyan Avrupalı sermaye grupları umutlarını Joe Biden’a bağlamış görünüyorlar.

„Kopuş dinamiği hızlanacak mı?“ weiterlesen

»Dijital jeostratejik avantaj«

»Dijital jeostratejik avantaj«

25 Ekim 2020

Avrupa Merkez Bankasının önde gelen ekonomistleri, ABD’li ekonomist Kenneth Rogoff, Dünya Bankası eski başkanı Larry Summers veya Bank of England baş ekonomisti Andrew Haldane gibi uluslararası mali sermayenin sözcüleri birkaç yıldır nakit paranın yürürlükten kaldırılmasını ve eksi faiz uygulamasının genişletilmesini talep ediyorlar. Taleplerinin en önemli argümanı »organize suçlar ve terörizmle savaşa etkin araçlar kazandırmak«. Uluslararası mali sermayenin önde gelen temsilcileri bu denli ısrarla bir şeyi talep ediyorlarsa, en başta ezilen ve sömürülen sınıflar pür dikkat kesilmek zorundadırlar.

„»Dijital jeostratejik avantaj«“ weiterlesen

Avrupa’nın geçmişe dönüş umudu

Avrupa’nın geçmişe dönüş umudu

18 Ekim 2020

İki hafta sonra, 3 Kasım’da yapılacak olan ABD Başkanlık Seçimleri, ABD emperyalizminin Avrupalı müttefikleri tarafından farklı beklentilerle izleniyor. Berlin-Paris aksinin baskısından bunalan Doğu Avrupalı NATO üyeleri – kim kazanırsa kazansın – ABD’nin şimdiye kadar olduğu gibi kendilerine destek çıkmaya devam edeceğini umarlarken, Almanya ve Fransa egemen sınıfları umutlarını Demokratların adayı Joe Biden’e bağlamış gibi görünüyorlar. Gerçi resmî açıklamalarda Alman ve Fransız hükümetlerinin Trump ve Biden arasındaki seçime tarafsızca baktıkları ve önemli olanın ABD ve AB arasındaki dostluk olduğu vurgulanıyor, ancak asıl tercihlerinin, transatlantik partnerliğin önemsendiği geçmişe dönme umudunu tazeleyen Biden olduğu açıkça görülüyor.

„Avrupa’nın geçmişe dönüş umudu“ weiterlesen

Birlik olamayan Birlik

Birlik olamayan Birlik

4 Ekim 2020

Geçen Perşembe ve Cuma günleri Brüksel’de gerçekleştirilen AB Zirvesi, AB’nin içinde debelendiği krizleri ve öncü emperyalist güçler olan Alman ve Fransız emperyalizmlerinin »Global Player« olma hedeflerinden ne denli uzak olduklarını ayyuka çıkardı. Aynı zamanda da kurum olarak AB’nin özellikle iç ve dış politika alanlarında doğru dürüst »Birlik« dahi olamadığını ve Almanya’nın AB Dönem Başkanlığının dış politik hedefler açısından bir başarısızlık hikâyesine dönüştüğünü kanıtladı.

„Birlik olamayan Birlik“ weiterlesen

Çin Halk Cumhuriyeti’ne dair…

Çin Halk Cumhuriyeti’ne dair…

27 Eylül 2020

Emperyalist cephenin Çin Halk Cumhuriyeti’ne (ÇHC) yönelik saldırgan tutumu ve ÇHC’nde Komünist Partisinin iktidarda oluşu, bilhassa komünistleri ÇHC’ni eleştirel değerlendirmeye tabi tutmalarını engellememeli. Çünkü böylesine eleştirel bir değerlendirme emperyalist-kapitalist dünya düzenini anlamamıza ve uluslararası arenadaki güncel gelişmelerin arka planını görmemize yardımcı olacaktır. Bunun içinse önce ÇHC’nin sosyalist bir ülke olup olmadığını irdelememiz gerekir.

„Çin Halk Cumhuriyeti’ne dair…“ weiterlesen

Zombileşen burjuva toplumları

Zombileşen burjuva toplumları

20 Eylül 2020

Rosa Luxemburg Vakfı geçenlerde Basklı yazar Raul Zelik’in »Sermayenin Zombileriyiz: Siyasî canavarlar ve yeşil sosyalizm üzerine« başlıklı kitabının tanıtımını yaptı. Avrupa toplumsal ve siyasî solu açısından radikal pozisyonda duran Raul, içinde yaşadığımız toplumların »piyasaların takısı hâline« gelmeleriyle insanların »sermayenin zombilerine« dönüştüklerini ve insanlığın içinde bulunduğumuz krizlerden ancak »yeni bir sosyalizm tanımı, bir yeşil devrimle« kurtulabileceğini iddia ediyor.

„Zombileşen burjuva toplumları“ weiterlesen

Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik

Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik

13 Eylül 2020

Yaşıtlarımız anımsıyordur, ama tekrar anımsatmakta bir sakınca yok: Demirel başkanlığındaki azınlık hükümetinin 24 Ocak 1980’de karar altına aldığı ve ülkeyi neoliberalizm laboratuvarına dönüştüren Yapısal Uyum Programının güçlü toplumsal direnç nedeniyle uygulanması olanaksızdı. Çok kısa süre içerisinde bu devasa dönüşüm programının uygulanabilmesi için ülke içerisindeki güç dengelerinin zor kullanılarak egemen sınıflar lehine değiştirilmesinin zorunluluğu ortaya çıkmıştı. NATO’nun, özellikle Alman emperyalizminin büyük desteğiyle gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 darbesinin en önemli nedenlerinden birisi buydu.

„Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik“ weiterlesen

Transatlantikçilerin atağı ve medya

Transatlantikçilerin atağı ve medya

6 Eylül 2020

Ana akım medya olarak adlandırılan burjuva medyası egemen görüşe aykırı komplo teorilerine karşı hassas olduğu kadar, temsil ettikleri sermaye fraksiyonlarının çıkarlarını kollamak ve kamuoyunu manipüle etmek için hassas komplo teorileri geliştirmede ustadır. Muhalif medya üzerindeki baskıların artması, burjuva medyasının bu konuda pervasızlaşmasının da önünü açmaktadır. Dahası, Batı Avrupa’nın »demokratik konsensüsü« ile kısmen garantilenen »bağımsız kalite gazeteciliği« artık en fazla sistem alternatifinin belirlediği 20. Yüzyılın artığı olarak hafızalarda kalmıştır.

„Transatlantikçilerin atağı ve medya“ weiterlesen

ABD: »Onlar ve biz« savaşı

ABD: »Onlar ve biz« savaşı

30 Ağustos 2020

Cumhuriyetçi partinin sanal kongresinde Beyaz Saray önünden bağlanarak konuşan ABD Başkanı Trump (makamın yasalara aykırı biçimde seçimlere karıştırılması tanıdık gelmiştir) kendi taraftarlarını dahi heyecanlandırmayan sunumunda, bizce önemli bir cümle sarf etti: »Savaşımız, onlara karşı biz savaşıdır«. Her seçimde sarf edilen retorik söyleme benzese de Trump’ın bu tespiti ABD kapitalizminin günümüzdeki seviyesini tanımlamaktadır. Daha önce de vurguladığımız gibi, ABD »Demokratörlüğünde« tekelci burjuvazi bizzat sahadadır.

„ABD: »Onlar ve biz« savaşı“ weiterlesen

Akdeniz krizlerinin açığa çıkarttıkları

Akdeniz krizlerinin açığa çıkarttıkları

23 Ağustos 2020

Eğer iki yüzlülükte dünya şampiyonluğu kimdedir diye bir soru sorulsaydı, Alman ve Fransız emperyalizmlerinin bu şampiyonluğu kimseye kaptırmadıklarını söylerdik. Özellikle »barış« diyerek savaş körükleyen iki yüzlülükte! Gerçekten de bu iki emperyalist güç on yıllardır insan ve kadın haklarını korumak, demokratikleşmeye katkı sağlamak, barış tesis etmek gibi gerekçelerle komşu coğrafyalarda savaş ve çatışma körüklemekte son derece ustalaştılar.

„Akdeniz krizlerinin açığa çıkarttıkları“ weiterlesen

Putsch mit deutschem Segen

Putsch mit deutschem Segen

40 Jahre nach dem Militärputsch ist die deutsch-türkische Waffenbrüderschaft weiter intakt

Die Geschichte des Militärputsches in der Türkei im September 1980 beginnt schon im Januar. Am 24. Januar 1980 beschloss die kapitalfreundliche Minderheitsregierung unter Ministerpräsident Süleyman Demirel ein Strukturanpassungsprogramm, das die neoliberale Wende des Landes vom Protektionismus zur Weltmarktöffnung und zu einer exportorientierten Ökonomie einleiten sollte. Gewerkschaften und Linke stemmten sich mit einem von Massen getragenen heftigen Widerstand dagegen. Sehr schnell stand fest, dass ein solches Programm nicht ohne die gewaltsame Stabilisierung der inneren Kräfteverhältnisse zugunsten der herrschenden Klassen durchgesetzt werden kann. So übernahm am 12. September 1980 eine Militärjunta unter General Kenan Evren mit offener Unterstützung der Nato-Partnerländer die Macht in der Türkei.

„Putsch mit deutschem Segen“ weiterlesen

Akdeniz ve muhaliflerin görevleri

Akdeniz ve muhaliflerin görevleri

16 Ağustos 2020

Avrupa medyası bugünlerde Doğu Akdeniz, Ege ve Libya üçgenindeki sıcak gelişmelere yoğunlaşıyor. Özellikle Türkiye’nin »Oruç Reis« sondaj gemisini savaş gemileri refakatinde Yunanistan’ın Münhasır Ekonomik Bölge olarak gördüğü sulara göndermesi, neredeyse tüm burjuva basınının »savaş mı çıkacak« sorusunu manşetlerine taşımasına neden oldu. Yorumcular genellikle Türk hükümetinin Akdeniz ihtilafını iç sorunların üzerini örtmek için kullandığını iddia ediyor.

„Akdeniz ve muhaliflerin görevleri“ weiterlesen

Akdeniz: Kundakçıdan itfaiyeci olmaz

Akdeniz: Kundakçıdan itfaiyeci olmaz

9 Ağustos 2020

Geride bıraktığımız hafta, Akdeniz’de suların ne denli tehlikeli biçimde ısınmakta olduğunu gösterdi. Libya iç savaşı, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarının yol açtığı çıkar çatışmaları, deniz yolları ve ticaret alanları üzerine Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasındaki antlaşma, benzeri bir antlaşmanın Mısır ve Yunanistan arasında imzalanması, tüm bunların doğurduğu ihtilaflar ve AB ile Rusya’nın müdahaleleri ortamın hayli gerildiğini kanıtlıyor. Akdeniz’de önümüzdeki ayların çok hareketli ve hararetli geçeceğinden hareket edebiliriz.

„Akdeniz: Kundakçıdan itfaiyeci olmaz“ weiterlesen

Bitmeyen »annus horribilis« mi?

Bitmeyen »annus horribilis« mi?

2 Ağustos 2020

2008 malî kriziyle birlikte neredeyse dünya çapında mütemadiyen derinleşen bir güvencesizlik hissi yaygınlaşmaktaydı. Kimi siyaset bilimcisi toplum merkezlerine yerleşen bu güvencesizlik hissinin kalıcı olmayacağını söylüyor, hatta 2020’lerin »altın yirmili yıllar« olabileceği kehanetinde bulunuyordu. 2020’nin yarısını geride bıraktığımız bugünlerde ise, bitmeyen bir felaket yılıyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyenler çoğalıyor. Görüngülere baktığımızda gerçekten de »annus horribilis« değil, bitmeyen bir felaketler on yılı ile karşı karşıya kaldığımız ihtimali güçleniyor.

„Bitmeyen »annus horribilis« mi?“ weiterlesen

Zirvedeki krizin ardından

Zirvedeki krizin ardından

26 Temmuz 2020

AB devlet ve hükümet başkanları zirvesinde baş gösteren krizin »cimri dörtlüye« tavizler verilerek çözülmesinin ve AB tarihinin en kapsamlı malî paketinin kabul edilmesinin ardından ortaya çıkan görüngüler Franko-Alman Avrupası’nın zorlanacağına işaret ediyor. Gerçi Merkel, »zor oldu, ama sonunda uzlaşmamız önemliydi« diyerek zirvedeki krizin başarıyla çözülmesini öne çıkartıyor, ama Avrupa Parlamentosu’nun (AP) bütçeye henüz onay vermemesi, ihtilafların şiddeti artarak devam edeceğini gösteriyor.

„Zirvedeki krizin ardından“ weiterlesen