Barış, demokrasi, eşit haklar…
Bu köşe yazısı 4 Kasım 2017 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.
Yıllar öncesinde, 1977’de Türkiye Komünist Partisi’nin Avrupa’da yaşayan üyeleri »Federal Almanya İşçi Dernekleri-FİDEF«in kuruluşuna ön ayak olmuşlardı. FİDEF, TKP’nin likidasyonuna dek kitle örgütü olarak etkin çalışmalar yapmıştı. Şiarı ise »Dünyada barış, Türkiye’de demokrasi, F. Almanya’da eşit haklar« idi. TKP, o zaman yasaklıydı. Bugün burjuvazinin icazetiyle ismini kullananlara rağmen, hâlâ yasaklı, ama görebildiğimiz kadarıyla likidasyon sürecini aşıp, yeniden yapılanıyor. FİDEF ise tekrar faaliyete geçti ve »Dünyada barış, Türkiye’de demokrasi, F. Almanya’da eşit haklar« şiarını yeniden ele aldı.
Aslına bakılırsa, dünya çapındaki gelişmeler bu taleplerin ne denli güncel olduklarını kanıtlıyor. Bu tespitimizi sırasıyla gerekçelendirelim: »Dünyada barış« – Kapitalist-emperyalist dünya düzeni çoklu kriz ortamları içinde debeleniyor. Sistem alternatifinden muaf olmasına rağmen, emperyalizmin mutlak hegemonya kuramadığını görüyoruz. Dahası hem emperyalist ülkelerin, hem de emperyalizm ve işbirlikçi rejimler arasındaki çelişkiler derinleşiyor. Kapitalizmin neoliberal modeli tılsımını çoktan kaybetti. Emperyalist burjuvazi krizden çıkış yolunu daha fazla silahlanma ve daha fazla savaşta arıyor, dünyanın muhtelif yerlerini yangın yerine çeviriyor. Barış ve silahsızlanma emperyalist güçler ile işbirlikçilerinin çıkarlarına aykırı, ama insanlığın çıkarına. Demek ki, »dünyada barış« hâlâ güncel.
»Türkiye’de demokrasi« – Bunun ne denli ivedi olduğunu gerekçelendirmeye gerek yok. Burjuva demokrasisinin demokratikleştirilmesi, sosyal adaletin sağlanması, kuvvetler ayrılığı ve parlamenter sistemin, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi ve hepsinden önemlisi – çünkü tüm diğer sorunların üstünde duruyor – Kürt sorununun demokratik ve adil çözümü, hâlâ en ivedi ihtiyaçlardan. Demek ki, »Türkiye’de demokrasi« hâlâ güncel.
»F. Almanya’da eşit haklar« – F. Alman toplumunun yüzde onu en temel haklardan hâlâ mahrum. Kurumsal ayrımcılık, toplumsal ırkçılık ve ırkçı yasalar toplumu zehirlemeye devam ediyor. Gerici-ayrımcı göçmen ve mülteciler politikası sosyal ve ekonomik sorunların üstünü örtüyor, toplumsal dayanışmayı köreltiyor, sömürülen sınıfları ayrıştırıyor. Eşit haklar göçün 56. yılında hâlâ sağlanmış değil. Demek ki bu talep de hâlâ güncel.
Peki öyleyse, ne yapmak lazım? Bu nesnel gerçeğin gereğini yerine getirecek özneyi yaratmak! Yani, Avrupa’da bu taleplere uygun devrimci-demokratik mücadeleyi örecek, somut sınıf siyasetini temel alan ortak örgütlenmeye gitmek gerekiyor. FİDEF’liler, henüz küçük olsa da, bunu ilk adımını atıp, devrimci bir irade gösterdiler. Şimdi aynı devrimci iradeyi gösterenlerin cephesini kurmak ve siyasete müdahil olmak gerekiyor. Elbette burada devrimcilerden, Marksist-Leninist dünya görüşüne sahip olanlardan bahsediyoruz. Saydığımız taleplerin hâlâ güncel olduğuna inananlar, salt HDK-A içinde yan yana durmakla yetinmemeli, F. Almanya’da da demokrasi, özgürlük ve sosyalizm güçlerinin ortak mücadelesini yürütmek için ortaklaşmak zorundadırlar. Devrimci irade gösterilmeli, FİDEF’lilerin attıkları ilk adım, ortaklaşma daveti olarak algılanmalıdır.